1. Başlarken

Uluslararası hukukun süjeleri (özneleri) devletler ve uluslararası örgütlerdir. Devletler uluslararası hukukun asli süje konumunda iken, uluslararası örgütler türemiş kişileridir. Uluslararası örgütler hükümetler tarafından kurulan ve hükümetler arası olan örgütlerdir. Bunun dışında yine devletler tarafından kurulan fakat hükümetler arasında faaliyet göstermeyen örgütler mevcuttur. Bunları hükümet dışı uluslararası örgütler olarak isimlendirebiliriz. Özetle siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve dini alanlarda kâr amacı gütmeden, gönüllülük esasına dayanan bağımsız oluşumlara hükümet dışı uluslararası örgütler denilmektedir.1

Bunlara örnek olarak Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları Eylem Merkezi (Human Rights Action Center), İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) gibi oluşumları gösterebiliriz.

Yukarıda bahsedilenlerden yola çıkarak uluslararası örgütlerin bir tanımını yapalım. Devletlerin bir araya gelerek uluslararası anlaşmayla kurdukları ve üye devletlerden farklı bir hukuki kişiliğe sahip olan, kendisine özgü kuralları ve yapısı bulunan organizasyonlara uluslararası örgüt denir.

2. Genel Olarak BM

Aslında BMÖ’nden önce uluslararası arenada aynı görev ve faaliyetleri yerine getirebilmek için çalışan başka bir örgüt vardı: Milletler Cemiyeti.BMÖ’nün temelini oluşturan bu organizasyonun amacı devletlerarası sorunları barışçıl yollarla çözümlemekti ancak bu amacına kesin olarak ulaşamamış, 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyememiştir.

Milletler Cemiyet’inin başarısızlık sebeplerini maddeler halinde sıralayalım:

  • Cemiyet önemli kararlarını oy birliği esasına göre alması ve bu nedenle bir kararın alınmasının çok güç olması,
  • Cemiyetin savaşı önleyecek tedbirleri alma konusunda son derece yetersiz kalması,
  • Cemiyetin kuruluş anlaşması olan Versay anlaşmasını ABD’nin onaylamaması ve bunun sonucu olarak ABD’nin bu cemiyete üye olmaması.

Milletler Cemiyeti ve BMÖ arasında kendiliğinden gerçekleşen bir halefiyet yoktur. Bu organizasyonlar arasında ki ilişki, kendi aralarında almış oldukları ayrı kararlar ile doğmuştur. 1946 yılında Milletler Cemiyeti son kez toplanarak sahip olduğu hak ve yetkileri BMÖ’ne devretmiştir. Bunun ardından BMÖ genel kurulu aldığı bir kararla bu yetki devrini onamıştır.

BMÖ’nün Ana Amaçları

BMÖ’nün dört ana amacı vardır:

  1. Uluslararası barış ve güvenliğin korunması,
  2. Uluslararası iktisadi ve ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi,
  3. İnsan haklarının korunması
  4. Çok taraflı diplomasi yoluyla uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi.

BMÖ yukarıda sayılan amaçlarına ulaşabilmek için 30’dan fazla oluşumu ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Birleşmiş Milletler bir dünya hükümeti değildir. Belirli bir hükümeti ya da ulusu temsil etmez, tüm üyelerini temsil eder ve onların aldığı kararlar doğrultusunda hareket eder.

BMÖ’nün faaliyetlerini kurucu anlaşması belirler. Üye olmak isteyen bir ülkenin bu anlaşmaya uygun olarak hareket etmesi istenir.

3. BMÖ’nün Organları

Her organizasyonda olduğu gibi Birleşmiş Milletler de çalışmalarını daha hızlı ve sistematik olarak yürütebilmek için bazı organlar kurmuştur. Bu organları ana organ ve yardımcı organlar olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Örgütün kurucu anlaşmasında ismen düzenlenen ana organlar altı tanedir:

  1. Genel Kurul
  2. Güvenlik Konseyi
  3. Vesayet Konseyi
  4. Genel Sekreterlik
  5. Ekonomik ve Sosyal Konsey
  6. UA Adalet Divanı

Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı hariç, tüm organlar New York’taki genel merkezde bulunmaktadır.

A. Genel Kurul

Birleşmiş Milletler’e üye olan tüm devletlerin temsil edildiği organ genel kuruldur. Her üye devletin bir oy hakkı vardır ve oyun ağırlığı eşittir.4  Bu nedenle genel kurulda hâkim olan ilkenin devletlerin eşitliği olduğunu söyleyebiliriz.

Genel kurul, olağan olarak her yıl eylül ayında toplanır ve çalışmalarını yıl boyunca sürdürür. BM Kurucu anlaşmasına dayanarak uluslararası toplumu ilgilendiren (terörizm, sağlık, yoksulluk gibi) her türlü konuyu tartışabilir. Sadece uluslararası barış ve güvenlik ile ilgili karar alma yetkisi güvenlik konseyine verilmiştir. Yine aynı anlaşmanın 10. Maddesine dayanarak kararlarını oy çokluğuyla alır ancak bunun istisnası mevcuttur:

  1. Dünya barışı ve güvenliği,
  2. Yeni üye kabulü,
  3. Birleşmiş Milletlerin bütçesi

İle alakalı kararlarını üçte ikilik çoğunlukla alır. Genel kurulun kararları bağlayıcı değildir, tavsiye niteliğindedir ancak uygulamada, alınan kararlara üye devletlerin uyduğunu görmekteyiz.

Barış İçin Birlik Kararı

1950 yılında ABD, Kore Savaşıpatlak verdiğinde konuyu BM Güvenlik Konseyine taşımıştı. BM Güvenlik Konseyi üyesi Sovyetler Birliği, konsey üyeliğine Çin Halk Cumhuriyeti yerine “Milliyetçi Çin” olarak bilinen Tayvan’ın alınmasını protesto ettiği için Güvenlik Konseyi’ni boykot etmek amacıyla daimi üyelikten geçici olarak çekilmiş, Konsey’i, saldırı kararı alamaz hale getirmişti. ABD’nin Kuzey Kore’ye yönelik saldırısının başlangıcından 5 ay sonra kabul edilen 377 sayılı Barış İçin Birlik Kararı Sovyetler Birliği’nin, Konsey’i saldırı kararı alamaz hale getirmesine geçici bir çözüm bulmak üzere alınmıştır.Bu karara göre Güvenlik Konseyinin veto sebebiyle karar alamaması durumunda genel kurulun devreye girmesine olanak sağlanmıştır.

Genel Kurulun Komiteleri

Genel Kurul’daki görüşmeler altı temel komitede ele alınmaktadır:

  1. Birinci Komite (Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Konuları);
  2. İkinci Komite (Ekonomik ve Mali İşler);
  3. Üçüncü Komite (Sosyal, İnsani ve Kültürel Konular);
  4. Dördüncü Komite (Özel Politika ve Sömürgeciliğin Sonlandırılması);
  5. Beşinci Komite (Yönetim ve Bütçe Konuları);
  6. Altıncı Komite (Hukuki Konular)

Örgüt Bütçesinin Saptanması

BM örgütünün bütçesinin üçte biri ABD tarafından karşılandığından bir düzenleme getirilmiş ve bir üye devletin en fazla %25 oranında katkı sağlayabileceği belirlenmiştir. Kendi katkı payını ödemeyen üye devlet iki yıl süre ile genel kurulda oy hakkını kaybetmektedir. Bu durum için yapılacak oylama Consensus ile yapılır.7

B. Güvenlik Konseyi

Genel Kurul, uluslararası toplumu ilgilendiren hemen her konuda görüşme yapabilirken Güvenlik Konseyi’nin asıl amacı güvenlik ve barış meselelerini görüşmektir. Güvenlik Konseyi beş daimi, on geçici olmak üzere on beş üye devletten oluşur.

BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri: Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve ABD’dir. Diğer geçici üyeler ise iki yıl görev yapmak üzere Genel Kurul tarafından seçimle belirlenmektedir. Türkiye 2009-2010 yıllarında geçici üye olarak konsey de yer almıştır.

Güvenlik Konseyi tarafından verilen kararlar Genel Kurul kararlarının aksine bağlayıcıdır.

Oturumlar ve Karar Alma Şekli

Güvenlik Konseyi, Genel Kurulda olduğu gibi olağan olarak toplanmaz ancak her an toplanmaya hazır bir yapıya sahiptir. Konsey başkanlığı görevi dönüşümlü olarak her ay rotasyon usulüne göre bir üyeye verilir.

Güvenlik Konseyi’nin bir önergesinin onaylanması için en az 9 üyenin olumlu oyu gerekmektedir. Ancak ret oyu kullanan üye devletlerden birinin daimi üye olması halinde önerge onaylanmaz. Bir başka değişle veto hakkı olan devletlerin onaylamadığı bir karar çıkartılamaz.

C. Vesayet Konseyi

Vesayet Konseyi, Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden oluşmaktadır. Her üyenin bir oyu vardır ve kararlar salt çoğunlukla alınmaktadır. Konseyin amacı sömürge devletlerin kendi iktisadi, siyasi ve sosyal yapılarını oluşturmasına öncülük etmek ve bu tip ülkelerin kendi kendini yönetir hale gelmesine öncülük etmektir. Günümüz de neredeyse hiçbir sömürge devleti kalmadığından konsey pasif durumdadır.

D. Genel Sekreterlik

Genel Sekreterlik, BM Örgütünün iç işleyişinden sorumlu organıdır. Genel Sekreterliğin çalışmaları BM’in ele aldığı konulara göre belirlenir. New York’ta ki merkezde, üye devletlerin memurları ile çalışmalarını sürdürür. Ekibin başında Genel Sekreter vardır.

Genel Sekreterin Seçimi

Genel Kurul, Güvenlik Konseyinin görüşünü aldıktan sonra beş yıllık süre ile görev yapmak üzere genel sekreteri atar. Genel sekreter bölgelere göre dönüşümlü olarak atanır ve en fazla iki dönem görev alabilir. Uygulamada atanan genel sekreterlerin her hangi güçlü bir ülkenin mensubu olmadığı ve açık bir şekilde bir bloka ait olmayan kişilerin seçildiğini görmekteyiz. Genel Sekreter yalnızca BM’e karşı sorumludur ve BM adına hareket eder. Genel Sekreterin iki ana işlevi vardır:

İdari İşlev: Örgüte adına hareket eden ve kendine tabii personeli olan ve onların başında olan kişidir.

Siyasi İşlev: İdari işleve göre geniş bir pozisyondur. Örgüt gücünü arkasına alarak uyuşmazlıkları çözücü kararlar veren kişidir.

Genel Sekreterin Bazı Görevleri

Ekonomik ve Sosyal Konsey ve diğer Birleşmiş Milletler organları tarafından kendisine atfedilen görevleri yerine getirmesi ve sahip olduğu mevkie uygun olarak hareket etmesi beklenen Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler Antlaşmasında kuruluşun ‘en üst yöneticisi’ olarak tanımlanır. Antlaşma, Genel Sekreter’e, dünya barışı ve güvenliğine karşı tehdit oluşturduğuna inandığı konuları Güvenlik Konseyi’nin dikkatine sunma yetkisi verir. Genel Sekreter:

  1. Ele alınması ve tartışılması gerektiğini düşündüğü konuları Genel Kurul ya da Birleşmiş Milletler ’in başka bir birimine sunar;
  2. Dünyayı tehdit ettiğini düşündüğü konuları, Güvenlik Konseyi’nin gündemine taşır;
  3. Üye devletlerarasındaki anlaşmazlıklarda, “hakemlik” rolünü üstlenir;
  4. Arabuluculuk görevini üstlenir.

E. Ekonomik ve Sosyal Konsey

54 üye devletin temsilcisinden oluşan Ekonomik ve Sosyal Konsey ulaştırma, ticaret, ekonomik kalkınma ve sosyal diğer olayların tartışıldığı yapı itibariyle ekonomik bir forumdur. Konsey üyeleri üç yıllık bir süre ile görev yaparlar. Konseyin kararları bağlayıcı değildir ve basit çoğunlukla alınır.

F. Uluslararası Adalet Divanı

UAAD, Birleşmiş Milletler Örgütü’nün başlıca yargı organıdır. BMÖ’nün asli organlarından birisi olan UAAD tamamen bağımsızdır. BMÖ’nün tüm organları New York’ta ki genel merkezde bulunsa da, UAAD bunun istisnasıdır ve Hollanda’nın Lahey kentinde bulunmaktadır.

Divan, 9 yıl için seçilen 15 yargıçtan oluşur. Güvenlik Konseyi’nin bu aşama da veto yetkisi bulunmamaktadır. Yargıçların seçimi yapılırken her birinin farklı ülkenin uyruğuna sahip olmaları, BMÖ’nün değişik hukuk sistemlerini temsil edebilmesi açısından önem arz etmektedir.

UAAD, devletlerin uyuşmazlıkları bakımından genel yetkiye sahip, evrensel bir mahkemedir. Bu yetkisi, uyuşmazlıkları hukuki bakımından incelemek üzerinedir. Bireylerin ve diğer toplulukların UAAD’na başvurma olanakları yoktur.
UAAD’nın iki tür yetkisi bulunmaktadır:

1. İstişari İşlev: Normalde divandan görüş isteme yetkisi devletlere tanınmış olsa da bazı BMÖ organları ve uluslararası örgütler istişari mütalaa talebinde bulunabilirler. Divan’ın vereceği mütalaa bağlayıcı değildir ancak uygulamada görüşlerine önem verildiği belirtilmelidir. Ayrıca Divan’dan istenecek görüş, soyut bir hukuki konuya ilişkin olmak zorundadır. Bir başka ifadeyle belirli bir uyuşmazlığa ilişkin görüş istenemez.

2. Yargı İşlevi: Yalnızca devletler divana başvuruda bulunarak bir davaya taraf olabilirler. Uluslararası örgütler ve bireylerin bu yönde bir yetkisi yoktur. Yargı yetkisinin uyuşmazlığa ilişkin her iki devlet tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, uyuşmazlık Divan’a götürülemez. Divan’a karşı sadece bir taraf çekince ileri sürse dahi, uyuşmazlığın diğer tarafı bu çekinceden otomatik olarak yararlanır. Bir başka ifadeyle çekince, karşılıklı olarak etki doğurduğundan uyuşmazlığın tarafı her iki devlette aynı çekinceden yararlanır.

Divan’ın vereceği kararlar yalnızca hukuki uyuşmazlıklara ilişkin olabilir. Siyasi uyuşmazlıklar hakkında Divan’ın karar verme yetkisi yoktur. Divan’ın vereceği kararlar bağlayıcı ve kesin olmasına karşın icrai güç taşımamaktadır ancak kararın uygulanması için Güvenlik Konseyi’nin müdahale etmesi istenebilir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]

4. Pratik Çalışma8

Olay I: Güney Amerika kıtasında bulunan bütün devletler, sadece bu kıtayı çevreleyen denizlerde yaşayan ve soyu tükenmekte olan bir balina türünün korunması için bir uluslararası anlaşma yapmıştır. Ancak Peru uyrukluğunu taşıyan gemiler, kendilerine Peru devletince söz konusu balina türünü avlama izni, belirtilen anlaşma hükümlerine aykırı bir şekilde verildiği için, avlanmaya devam etmiştir. Bunu gören Brezilya, avlamayı yapan ve Peru uyrukluğunu taşıyan bir geminin batmasına neden olmuş, gemide bulunan personeli ise kurtarılmıştır. Peru, uluslararası anlaşmanın böyle bir batırma işlemine izin vermediğini belirtirken, Brezilya’nın iddiası ise aksi yöndedir. Bu olaydan sonra iki devlet arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik Uruguay’ın devreye girme çabaları olmuşsa da, bundan bir sonuç alınamamıştır. İki devlet arasındaki ticari ve diplomatik ilişkiler de sona ermiştir. İki devlet, bölgesel sorunlara ilişkin uluslararası konferanslarda aynı anda yer almamaya başlamıştır. Her iki devlet de Birleşmiş Milletler üyesidir.

İki devlet arasındaki bu uluslararası uyuşmazlık ne tür bir uyuşmazlıktır? Açıklayınız. Uruguay’ın devreye girme çabaları uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerinden hangisine girebilir? Anlatınız ve diğer yöntemlerle olan farklarını belirtiniz.

Öncelikle soru kapsamında sizden beklediğimiz şey, uluslararası uyuşmazlıkların türleri nedir anlatmanız, tanımlamanız. Daha sonra somut olayda uyuşmazlığın hangisine girdiğini belirleyerek belirtmeniz. Son olarak ise Uruguay’ın devreye girme çabalarının uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yöntemlerinden hangisine girdiğini açıklamanız.

Bir olayda, uluslararası anlaşma varsa ve bunun uygulanmasına ilişkin bir sorun mevcut ise, bu genellikle uluslararası bir hukuki uyuşmazlıktır. Ancak bir uluslararası anlaşmanın yapılmasının öncesinde ki süreçte yaşanan uyuşmazlıklar siyasi uyuşmazlık olabilir. Hukuki Uyuşmazlık, devletlerarasında bir hukuk kuralının uygulanması veya yorumlanmasından kaynaklanan uyuşmazlık türüdür. Siyasi uyuşmazlık ise, Uluslararası hukuk tarafından düzenlenmeyen bir konuda ya da düzenlenmiş olmakla birlikte bunun kabul edilmediği ve değiştirilmek istendiği durumlarda ortaya çıkan uyuşmazlık türüdür.

Somut olayı farklı bir örnek vererek biraz değiştirelim. Bölge devletleri bir araya gelerek bu balinanın avlanmasına ilişkin hukuki düzenleme yapmak için toplanıyor. Peru “Benim ekonomimin çok büyük bir kısmı bu balinanın avlanıp satılmasına ilişkin olduğundan ben bu yönde bir anlaşma yapılmasına sıcak bakmıyorum.” Diyor. Brezilya ise “Ben de hayvan haklarına önem verdiğimden bu balinanın avlanmasını istemiyorum.” Diyebilir. Bu şekilde bir senaryo da Peru ve Brezilya arasında bir siyasi uyuşmazlık meydana gelmiş olurdu. Bunun sebebi ortada mevcut bir anlaşma bulunmaması, uyuşmazlığın anlaşma öncesinde veya görüşmeleri sırasında meydana gelmiş olmasıdır.

Sınavda yapılması gereken soruyu bir nevi parçalamak. Hukuki ve Siyasi uyuşmazlıkların ne olduğunu açıklamak ve somut olayın hangisine girdiğini belirlemektir.

Somut olayda ki uyuşmazlığa bakıldığında artık balina türünün avlanmasına ilişkin olarak bir hukuk kuralının yazılmış olduğunu görmekteyiz. Burada uyuşmazlığın doğduğu nokta anlaşmanın avlanma izninin, belirtilen anlaşma hükümlerine aykırı bir şekilde verilip verilmediği konusunda yorum farklılığının oluşmasıdır. Bu yorum farklılığı sebebinden dolayı Brezilya ve Peru arasında meydana gelen uyuşmazlık çeşidi, hukuki uyuşmazlıktır.

Olayda, Uruguay’ın müdahil olması, Üçüncü kişilerin müdahil olduğu barışçıl çözüm yöntemlerinden birisidir.

Üçüncü kişilerin dâhil olduğu yöntemleri en sınırlı olan türden en müdahaleci türe doğru sıralarsak “Dostça Girişim, Arabuluculuk, Soruşturma ve Uzlaştırma” diyebiliriz.

Dostça Girişim: Bir üçüncü kişi tarafları birbiriyle görüşmeye teşvik eder, görüşmelerin yapılması için uygun olan ortamı sağlar. Üçüncü kişi görüşmelere katılmaz ve taraflar görüşmeye başladığı an görevi sona erer. Bu kişi bir devlet ya da uluslararası örgütün yetkili organı olabilir.

Arabuluculuk: İstek üzerine veya kendi teklifiyle bir üçüncü devletin, şahsiyetin veya uluslararası örgütün araya girip tarafları görüşmeye çağırması ve tarafların görüşlerini yakınlaştırma çalışmasıdır. Arabulucu görüşmeleri sonuna kadar izleyip yönlendirebilmektedir.

Uluslararası Soruşturma: Uyuşmazlık konusu olayların, objektif biçimde saptanması amacıyla görevlendirilen bir komisyonun faaliyetleridir. Soruşturma neticesinde yazılan raporun bir bağlayıcılığı yoktur ve devletlerle örgütler istedikleri sonucu çıkarabilir. Bununla birlikte uygulamada bu raporda ki sonuç kabul edilmektedir.

Uzlaştırma: Uyuşmazlığın bir organ tarafından incelenip, çözüme yönelik önerilerde bulunması olarak tanımlanabilir. Uzlaştırma sadece tarafların bu yola gitmesini kararlaştırmaları durumunda geçerli olur. Uzlaştırma sonucunda ortaya çıkan öneriler bağlı değildir. Bu faaliyet genelde bir komisyon tarafından görülür. Arabuluculuğa nazaran farklara gelince burada yöntem o kadar esnek değildir, ayrıca komisyonun daha ileri giderek bir çözüm formülü hazırlaması ve bunun için bir soruşturma yürütmesi söz konusudur. Önerilen çözüm kabul edilmediği takdirde komisyonun görevi son bulur.

Yukarıda ki bilgiler ışığında somut olayı yorumlayalım. Olayda sadece Uruguay’ın bu uyuşmazlığa müdahil olduğunu biliyoruz. Bu müdahilliğin içeriği hakkında bir bilgi verilmediğinden Uruguay’ın çabalarının ne olduğunu kesin bir şekilde söylemek mümkün değil. Ancak ortada bahsedilen bir organ ya da komisyon olmadığından uluslararası soruşturma ve uzlaştırma durumunun söz konusu olmadığını söyleyebiliriz. Bir başka ifade ile Uruguay’ın bu çabası Dostça Girişim ya da Arabuluculuk olabilir.

Somut olayda bu yöntemle bir çözüme ulaşılamamasındaki temel etkenin, Peru’nun iki devlet arasındaki uyuşmazlığın hukuki bir uyuşmazlık olmasını iddia etmesi olduğunu kabul edelim. Peru’ya göre bu yöntem bir yargısal çözüm yolu değildir; bu nedenle bu yönteme başvurulmaması gerekmektedir. Peru’nun bu iddiasını değerlendiriniz.

Burada istenen şey, hukuki ve siyasi uyuşmazlıkların ayrımının ne olduğunun tespiti. Bu her ne kadar öğretide hukuki ve siyasi uyuşmazlık olarak iki kısma ayrılsa da pratikte bu ayrımın çok net çizgilerle ayrıldığını görmek mümkün değildir. Ortaya çıkan pek çok uyuşmazlıkta bu ayrım ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle zaman zaman hukuki uyuşmazlıklar yerine siyasi uyuşmazlıklar, siyasi uyuşmazlıklar yerinde de hukuki uyuşmazlıklar varmışçasına hareket edilir. Hatta devletler siyasi uyuşmazlıkları, hukuki uyuşmazlık gibi yorumlayıp Uluslararası Adalet Divanı’na ya da Hakemliğe gitmektedirler. Genel olarak uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yöntemleri bahsinde bir serbestlik olduğunu söyleyebiliriz. Devletlerarası uyuşmazlıkların çözüm yöntemlerinde ki sınırlayıcı tek kural kuvvete başvurmamaktır. Bunun dışında sınırlayıcı bir kural bulunmamaktadır. Devletler bu serbestlik çerçevesinde kimi zaman bilinçli, kimi zamansa bilinçsiz olarak karma bir şekilde hareket etmektedirler.

Yukarıda ki bilgiler ışığında Peru’nun ifadesinin kısmi olarak doğru olduğunu söyleyebiliriz. Yaşanan uyuşmazlık hukuki bir uyuşmazlıktır. Hukuki uyuşmazlığın çözüm mercii hakemlik ve yargıdır. Somut olayda arabuluculuk ya da dostça girişim söz konusu olduğundan diplomatik bir çözüm yolu izlenmiştir. Ancak Peru’nun “İzlenen yol, diplomatik bir yol olduğu için başarısız olduk.” Şeklinde olan ifadesi de tutarlı değildir. Hangi uyuşmazlık söz konusu olursa olsun, ortaya çıkan sonuç bağlayıcı değildir ve hatta ortaya bir sonuç bile çıkmayabilir.

Sizce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin somut olaydaki uyuşmazlığın çözülmesinde herhangi bir rolü olabilir mi? Birleşmiş Milletler Anlaşması çerçevesinde ayrıntılarıyla anlatınız.

Uruguay’ın devreye girmesinin ardından bile sorun çözülmemiştir. İki ülke birbirine sırt çevirdiği sürece problem büyüyecek ve ekonomik – diplomatik ilişkiler tehlikeye düşecektir. BM Güvenlik Konseyinin barış ve güvenlikten sorumlu olması sebebiyle devreye girip olaya müdahale etmesi gerekmektedir. BM Güvenlik Konseyi, uzaması uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasını tehdit edebilecek uyuşmazlıklarda 6. Bölüm uyarınca tavsiye niteliğinde ve uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesine yönelik tedbirler alabilir. Eğer Güvenlik Konseyi barışın tehdit edildiğini, bozulduğunu ve saldırı fiilinin vuku bulduğunu tespit ederse, 7. Bölüm uyarınca bağlayıcı nitelikte karar (tedbirler) alabilir. Bu tedbirler silahlı kuvvet kullanılmasını içermeyen tedbirler olabileceği gibi ve silahlı kuvvet kullanılmasını da içeren tedbirler de olabilir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi devreye 4 şekilde girebilir. 1- Uluslararası uyuşmazlığa taraf olan devletler dâhil olmak üzere üye tüm devletlerin çağrısıyla. 2- Uyuşmazlığa taraf ama BMÖ’ne üye olmayan devletlerin BMÖ’nün yetkisini kabul etmek şartıyla olan çağrısıyla. 3- Genel Kurulun olayı GK’ne devretmesi ile. 4- BM Genel Sekreterinin konseyin dikkatini çekmesi ile.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi henüz bu sorun hakkında karar almaya çalışırken, sürecin çok uzadığını belirterek uyuşmazlığa ilişkin bir karar almak istemektedir. Buna yetkisi var mıdır? Açıklayınız.

Uluslararası bir uyuşmazlık Güvenlik Konseyi’nin gündemindeyken Genel Kurul bu yönde bir tasarrufta bulunamaz. Ancak Güvenlik Konsey’i veto yüzünden kilitlenirse Genel Kurul’un bu yönde bir tasarruf hakkı olur. Olayda uluslararası barış ve güvenliği zedeleyebilecek bir durum söz konusudur ve BM Güvenlik Konseyi konu ile ilgilenmektedir ve Konsey’in olayı Genel Kurul’a nakletme gibi bir talebi de bulunmamaktadır. Ayrıca veto yüzünden Konsey’in kilitlenmesi durumu söz konusu olmadığından Genel Kurul bu yönde bir karar alamayacaktır.

İki devlet arasındaki bu uyuşmazlığın Birleşmiş Milletler üyesi Uruguay tarafından Güvenlik Konseyi’ne sunulması mümkün olur muydu?

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün herhangi bir üyesi uluslararası boyuta sahip bir uyuşmazlığı güvenlik konseyine sunabilmektedir. Dolayısıyla Uruguay tarafından bu olayın Güvenlik Konsey’ine taşınması mümkündür. Ayrıca uyuşmazlığın bir tarafı olan devlet aynı zamanda Güvenlik Konsey’i üyelerinden birisiyse söz konusu olayın çözümü için alınacak kararın oylamasında oy kullanamayacaktır. Somut olayda, Brezilya ve Peru’nun BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olması durumunda oy hakları olmayacaktır.

Bir an için Peru ve Brezilya’nın olaydaki gibi herhangi bir çözüm yolunu denemediğini ve olayın Güvenlik Konseyi’ne taşınmadığını düşünelim. Peru aralarındaki uyuşmazlığı Uluslararası Adalet Divanı’na taşımıştır. Ancak Brezilya, esasa ilişkin savunma yaptıktan sonra aslında Divanın bu uyuşmazlığa bakamayacağını, çünkü kendisinin Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisini tanımadığını söylemiştir.

Uluslararası Adalet Divanı’nın yapısı ve işleyişi hakkında özet bilgi veriniz.

Uluslararası Adalet Divanı, BM’in asli organlarından birisidir. Uyuşmazlığa ilişkin olarak yargısal çözüm yoludur. Evrensel ve genel yetkili organıdır. Dokuz yıllığına seçilen on beş yargıçtan oluşur. Rotasyon usulüne göre on beş yargıcın her üç yılda bir beş tanesi değişir. Uluslararası Adalet Divanı devletlerarası uyuşmazlıklarda bağlayıcı karar verme yetkisine sahiptir. BM diğer organları ve bazı uluslararası örgütlerin önüne getirdiği konularda danışma görüşü niteliğinde karar vermesi mümkündür. Birleşmiş Milletler anlaşması gereğince, BM Güvenlik Konseyi tavsiye kararlar alırken Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisini göz önünde bulundurmak zorundadır.

Bu Divanın yargı yetkisinin herhangi bir uyuşmazlık açısından kabul edilmesi yöntemleri nelerdir? Anlatınız. Bu durumda Brezilya haklı mıdır?

Yargı yetkisinin uyuşmazlığa taraf her iki devlet tarafından kabul edilmesi şarttır. Bu kabul üç şekilde gerçekleşir.

  1. Mevcut belirli bir uyuşmazlık için tahkimname düzenlenmesi, yetki yönünden en açık ve güvenilir yoldur.
  2. İleride meydana gelecek belirli uyuşmazlıklar için zorunlu yargı anlaşması yapılması bir diğer yoldur.
  3. Divan Statüsü ilgili maddesince Divan’ın zorunlu yargı yetkisinin kabulü en kapsamlı kabul şeklidir.

Divan şekilci bir yaklaşım içerisinde değildir ve bir uyuşmazlık önüne getirildiğinde öteki devletçe bu aşamada da yargı yetkisi kabul edilebilmektedir. Bu kabul açık bir beyanla olabileceği gibi yetki itirazında bulunmaksızın esas hakkında savunmada bulunulması halinde yetki kabul edilmiş sayılmaktadır. Ayrıca yargı yetkisi, makul bir bildirim süresine uymak kaydıyla her an geri alınabilir. Bu durumda halen görülmekte olan davanın incelenmesine devam edilecektir.

Somut olayda Brezilya esasa ilişkin bir takım savunmalar yaptıktan sonra bu iddiayı dile getirmesi bir hüküm taşımamakta dava uluslararası adalet divanında incelenmeye devam edecektir. Brezilya bu durumda iddiasında haksızdır.

Olay II: A ve B devletleri sınır komşusu olan iki devlettir. A devletine ait bir grup azınlık B devleti sınırları içerisinde yaşamaktadır. A devleti, B devletinde yaşayan bu azınlık grubunun uzunca bir süredir temel hak ve özgürlüklerini kullanmasının engellendiğini görmüştür. Durumu protesto etmek amacıyla B devleti sınırında bulunan askerlere ateş açmış, B devleti de aynı şekilde karşılık vermiştir. Bu olay neticesinde bölgesel ticaret ve ekonomi ağır zarar görmüştür. Devletlerin birbirlerine açtıkları ateş neticesinde olaylar giderek artmış ve diğer sınır komşularının da can ve mal kaybı yaşadıkları görülmüştür.

1- Birleşmiş Milletler üyesi iki devlet arasındaki bu uyuşmazlık, Birleşmiş Milletler sistemi içerisinde nasıl çözümlenmelidir? Ayrıntılarıyla açıklayınız.

BM Güvenlik Konseyi’nin asıl amacı barış ve güvenliği sağlamak zorunda olduğundan, bu durumun bozulmaya ya da kötüye gittiğini görmesi durumunda 6. Ve 7. Maddeler gereğince bir takım müeyyideler uygular. Hangi maddenin, nasıl uygulanacağı vuku bulan olayın şartları ile alakalıdır. Söz konusu olay çok büyük değilse örneğin ekonomik bir ambargo uygulanabilir. Bu olayda vuku bulan hadise, iki devlet arasında ki sıcak çatışmadır. Bu durum uluslararası barış ve güvenliği tehlike altına sokar. Artık 6. Maddenin uygulanacağı “Barışı ve güvenliği tehlikeye sokma ihtimali” söz konusu değildir. Gerçekleşen hadise çok daha ileri bir seviyede olup “Uluslararası Barış ve Güvenlik” zaten tehlike altındadır. Dolayısıyla bu olay BM sistemince Güvenlik Konseyi’nin 7. Bölüme göre hareket etmesi ile çözümlenecektir. 7. Bölüme göre meydana gelen üç temel özellikten bahsedelim:

  1. BM Güvenlik Konseyi, 6. Bölümden farklı olarak 7. Bölümde kendisine konu getirilmesine gerek duymaksızın Re ’sen olarak harekete geçer.
  2. Aldığı kararlar 6. Bölümden farklı olarak 7. Bölümde bağlayıcıdır.
  3. Artık Konsey geri planda kalan bir organ değil, bizzat olaylara müdahale eden üstünlüğü ele alan, sorumluluğu üstlenen bir tavırda hareket etmeye başlar.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konsey’i yukarıda sayılan şekilde hareket edebilmek için bir durum tespiti yapar. Barış ve Güvenliğin bozulduğunu, bu sebeple 7. Bölüme uygun olarak hareket etmesi gerektiğini açıklar. Söz konusu olayda silahlı saldırı gerçekleşmişse, karineye göre ilk saldırıya geçen devlet barışı bozmuştur ve bu saldırıdan dolayı ortaya çıkan sorumluluğu üstlenmek zorundadır. BM Güvenlik Konsey’i bu durumda 40. Maddeye göre geçici tedbirler uygulayabilir. Saldırının sonlanması için ateşkes çağrısında bulunabilir.

BM Güvenlik Konseyi’nin iki farklı şekilde karar alabilir. 1. Silahlı Kuvvet İçeren Tedbirler, 2. Silahlı Kuvvet İçermeyen Tedbirler. Uygulamada BM Güvenlik Konseyi daha çok silahlı kuvvet içermeyen tedbirlere başvurur. Bu tedbirler ekonomik ambargo uygulaması, diplomatik ilişkilerin askıya alınması, seyahat yasağı uygulanması, banka hesaplarının dondurulması gibi barışı bozacak olan devleti sıkıştırmaya yönelik tedbirlerdir.

Sayılan bu tedbirlerde ortaya çıkan uyuşmazlığın ortadan kalkmasını sağlamıyorsa son çare olarak 42. Maddeye uygun hareket ederek silahlı kuvvet içeren tedbirlere başvurmak zorunda kalır. BMÖ üyesi tüm devletler yapılacak olan askeri harekâta sahip oldukları orduya mensup belli sayıda askeri birlik gönderir. Doğrudan kuvvet kullanan da bu askeri güçlerdir.

  1. http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-81-2015010947hukumet-disi-uluslararasi-orgutler.pptx, Erişim Tarihi: 06.06.2016.
  2. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İsviçre’de 1920’de kuruldu. 1946’da Cenevre’de toplanan konferanstan sonra dağılmasına karar verildi.
  3. BM Anlaşması’nın Türkçe Metni İçin: http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/chart_turkce.pdf Erişim Tarihi: 27.03.2017
  4. Nüfusu bir milyarı aşan Çin’de, on yedi bin nüfusa sahip Palau’da bir oy hakkına sahiptir.
  5. Komünist Kuzey Kore’nin Kapitalist Güney Kore’ye saldırmasıyla birlikte meydana gelen savaş.
  6. Üçte ikilik oy çokluğuyla alınan bu çok önemli karara göre, şayet Güvenlik Konseyi sürekli üyeler arasındaki görüş farkından dolayı uluslararası barış ve güvenliğe zarar veren bir krize ilişkin gerekli kararları alamıyorsa, konu 24 saat içinde Genel Kurul’a getirilir. Bu durumda Genel Kurul üçte ikilik oy çokluğuyla ilgili kriz bölgesine müdahale edilmesini ‘tavsiye edebilir’.
  7. Consensus, bir kararın görüşmeler yoluyla ve herhangi bir oylamaya gitmeden alınması yöntemini belirtmektedir. Bir anlaşma tasarısının ya da resmi metninin consensus ile kabulünde, görüşmeler sonucu oluşan bir metne hiç bir taraf itiraz etmezse o metin kabul edildi sayılmaktadır. Başka bir deyişle, consensus yönteminde susmak kabulü belirtmektedir.
  8. T.C Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2016-2017 Akademik Yılı Güz Dönemi “Devletlerarası Genel Hukuku” dersinde gerçekleştirilen ara sınava yönelik pratik çalışmadır.
M. Tolunay Akay'ın makalelerini beğendin mi? Sosyal medyadan takip et!
İnsanlar Bu Konuyu Tartışıyor.
Yorumları göster Hide comments
Comments to: Birleşmiş Milletler Örgütü (BMÖ)
  • 05.11.2022

    üstat çok teşekkür ederim. sınava buradan çalıştım

    Yanıtla

Bir yanıt verin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ek ekle - Sadece PNG, JPG, JPEG ve GIF desteklenir.

Login

Hoş Geldiniz!

Üye olarak beğendiğiniz yayınları takip edebilir ve içerik oluşturarak siz de katkıda bulunabilirsiniz.
Hepsi Bu
Registration is closed.